Kayıtlar

Hayat İşte "Cıss" Yapıyor Adamı 😋

Selam millet nasılsınız bakalımm ?  Ben muhteşemmmimmm 💫  Yaklaşık 20 gün önce dünyanın enn iyi, pek gönlü genişi, yüceler yücesi yarımseveri birisiyle tanışmıştım ahahahah Gönlü o kadar geniş ki arkadaşlar bütün Eskişehir'i sığdırmış maşallah. Zaten biliyorsunu ki ben nerede yüce gönüllü birisi var hoop onu buluyorum, öyle de bi alçakgönüllüyüm. 2 sene önce de tüm İzmir'i gönlüne sığdıran birini bulmuştum...  Size biraz bu gönlü çooooook geniş koca bir Harran ovası olan beyefendiden bahsetmek istiyorum. Kendisi bana çok büyük dersler öğretti çünkü. Ben de sevgili okurlarım için bu yüce senseiden bu dersleri öğrenmeyi ve size anlatmaya karar verdim. Korkmayın kendisi okumaktan nefret eder. Muhtemelen bu yazımı okumayacaktır. Çünkü iddia ettiği üzere hayat okulundan mezun olduğu için kitap okumayı ve onun gibi bir şeyler okumayı boş bir iş olarak görüyormuş. Hayat okulu dediğim de Eskişehir yatakları.. Aslında şöyle düşününce, çok da zor dersleri yokmuş yani hayat okulunu...

Ne Büyük Yanılgı Her Şeyi Olması Gerektiği Gibi Sanmak !

      Üniversite son sınıfta bir arkadaşım vardı. Kendisini oldukça da çok severdim. Pek pratik değildi, öyle ahım şahım bir özelliği de yoktu ama onunla çok gülerdim yani bilirsiniz bazı yemeklerdeki fesleğen gibi işte. Ha çok aranır mı ? Hayır. Ama bazı yemeklere kararında katıldığında işte tam da olması gerektiği yerde dersiniz. Ona eve gelince, kendimle kaldığımda, düşündüğümde çok kızardım. Her şeyi "sanırdı" Çıldırırdım. "Başvuru yaptın sandım." (beraber başvuralım dediğimiz yerlere kendisi tek başına başvurur günü geçince haber ederdi) "Kaydoldun sandım." ( Gideceğimiz kurslara kendi kaydolur ilk sınavları geçtikten sonra yokluğumu anlamış olacak ki bana neden kursta olmadığımı sorardı) "Hikayemi gördün sandım." (Hikayesini bana gizler son bir saat kala açardı) İşte öyle çok kızardım ki sanacağına neden bana sormuyorsun ki? diye. Gerçi sonradan aptala yattığını öğrendim. Bazı şeylere ne kadar kızarsanız kızın bir anlamı olmuyormuş. Ben bil...

Baştan Beri Hiç Yazılmamış Bir Hikaye: Yarı Yol Yolculuğu

Selam Millet.. Umarım her şey yolundadır çünkü bugün birazcık düşüneceğiz... Çünkü Mori hep düşünür ve yine düşündüm de neden hep beraber düşünmüyoruz ?     Aslında bu yazımı yazmak için yaklaşık bir haftadır gözlem yapıyorum ve sanırım bu zamana kadar yaptığım en ağır gözlem oldu çünkü bu yazı uğruna birtakım vazgeçişler efenime ne söyleyeyiim birtakım yolda bırakılışlar meydana geldi. Ama merak etmeyin yolun sonunda YİNE pek sevgili evren tarafından dersimizi aldık. Zaten ders ala ala ordinaryüs profesör dertolog olduk ama olsundu. ✨AYDINLANMA✨     Bazen gökyüzüne bakarken bazı uçakların arkasından kuyruk izi bıraktıklarını görürüz. O an işsizsek uçak gözden kaybolana kadar onu takip ederiz. İşte gökyüzüne sanki devasa bir tebeşirle boydan boya çizilmiş o beyaz çizgi gibi seviliyormuşum. Sanki bir kere uçak geçince uzun saatler orada kalıyormuş gibi ama aslında var gibi görünür, sonra ilk rüzgarda silinip gidiyormuş. Eğer bu sevginin üzerine çok fazla düşündüy...

Ne Gördüğün Ne Aradığına Bağlıdır

 Bal köpüklerim koşuunn Sartre'ı çürütüyoruz.      Haşa Mori çarpılırsıınn.. Hayat bir Sartre ise ben Cioran'ım arkadaşlar korkmayın.  (Sad Hamster müzik)   Der ki: "Cehennem başkalarıdır."  Mori Marley (bu ben oluyorum) der ki; Cehennem ait olmadığın yerdir.        Cehennem, bir gül uğruna bütün dikenli bahçede onu bulana kadar çıplak ayak yürümek zorunda bırakılmaktır.  Bu hipoteze birisinin yüzüne kaşlarımı çatıp ciddi ciddi bakarak kafamın içinde kemiklerinden şehriyeli tavuk çorbası yaparken vardım. Mutfağımın arka planında İsmail Yk www.bombabomba.com çalıyordu.     Peki o gül nedir ? Gerçekten var mıdır ? Bilmiyorum. Ama bugün öğrendiğim bir şey varsa o da hanımelilerin güllerden güzel koktuğudur. Aslında dönüp baktığında kendine sorabiliyorsan "değdi mi?" diye ve gülüp geçebiliyorsan işte sana hanımelilerden oluşan koca bir cennet. Bugün o cennetteydim.      İnsanlar her zaman kendinin kurtarıcı...

Heyoyoo 2024 Analizi Yapıyoruzz

 Evett Bal Köpüklerim 2025’e girmiş bulunmaktayız. 🥳      Normal şartlarda 2024’ün analizini yapmam gerekiyordu amaaa… Ya da durun hadi biraz 2024 dedikodusu yapalım.       Mükemmel bir yıldı. Tek kelimeyle. En azından benim için.   Şu “Prime Dönem” dediğimiz geçmişte bir yerlerde en pik yaptığımız zamana yeniden döndüm. Benim prime yılım 2013-2014 senesiydi. Ahaha o zamanlar offf ne popülerdim Facebook’ta. Bir sürü fan sayfası açmıştım. Herkes “admin admin” diye  peşimde  dolaşıyordu. Fotoğraflarım iki bin like alıyordu (bot kasılmayan o zamanlar için yüksek bir like sayısıydı ahahaha) e tabi fan sayfası açtığım ünlülerle de direkt iletişimim vardı. Diğer büyük fan sayfaları adminleri ile tanışıp arkadaş oluyorduk. İşte benim prime zamanlar, dünyanın umurunda olmadığı o hızlı zamanlardı.  Yine o zamanlara döndüm. 2025’te muhtemelen onun devamı olur.  2024’ten öğrendiklerim; 1) İnsanları ilk saygısızlıklarında sil.  ...

Birimizin Ehliyeti Olması Lazımdı O Görevi Ben Üstlendim

Evet arkadaşlar bugün büyüüük bir olay gerçekleşti... 9 Kasım 2024... Bu tarihi dağlara taşlara yazmak istiyorum  Çünkü artık ehliyetim var 💃💃💃💃      Bu bana göre KPSS kazanmaktan daha zor bir sınavdı. Hayatım boyunca hep büyük bir insan olup özel şoförümle her yere giderim diye düşünmüştüm. Evet zaman zaman hala öyle düşünüyorum ama büyük insan olmama bi 20 sene daha vardır ahahah       Aslında ehliyet alma konusu çok ani gelişen bir durumdu. Aklımda vardı, evet ama hep, daha sonra daha sonra ve daha sonra diye sürekli erteliyordum. Ama geçen yıl -zaten ne olduysa geçen yıl oldu- Yolda üç beş adamla yürürken dedim ki; WTTTFFFF biz niye ağustos sıcağında deli danalar gibi aynı yolları yürüyoruz bu İzmir sokaklarında ?!?!      Araba aşerdiğim ilk andı. Daha önce arabayla sadece ileri gitmesini biliyordum ama o haldeyken bile "açılın açılınn araba kiralayacağım off bayılacağım yürümekten çölde bedevi oldum." diye cinnet geçirecekt...

Hadi ben Overthinkistan'a

🎀  Overthinkinstan'a Hoş Geldiniz 🎀      Bugün birazcık düşüneceğiz. Korkmayın beyin yakan bir şey değil ama canınızı yakarsa mesuliyet kabul etmiyorumm.      Geçen gün oturuyoruz üç öğretmen ve klasik, her defasında dönen o konuşmayı başlatması için birimizin acımasız davranması gerek. "Büyüyünce ne olacağız biz ya?" Erikson amcamız yaşasaydı bu günlerii.. Kimlik kazanmaya karşı rol karmaşasını 11-17 yaş değil 17-30 yaş arası yapardı. Güzel günlerde tespitini yapmış, göçmüş gitmiş.      Biriyle konuşurken en sevdiğim konudur bu. Sessizliği bölen en sert soru. Saatlercee "Şu anki yaşamından mutlu musun?" sorusunun cevabını dinleyebilirim. O da evet mutluyum tabii falan bir şeyler geveler de anlarım bir şeyleri değiştirmek istediğini. Ardından ikinci soru; Bir şeyleri değiştirmek isteseydin neyi değiştirirdin?       İşte sana milyon tane kesik ucu olan bir ip yumağı. Ne tarafa çekersen o tarafa büyüyecek yumağın. ...