Hadi ben Overthinkistan'a

🎀 Overthinkinstan'a Hoş Geldiniz 🎀

    Bugün birazcık düşüneceğiz. Korkmayın beyin yakan bir şey değil ama canınızı yakarsa mesuliyet kabul etmiyorumm.
    Geçen gün oturuyoruz üç öğretmen ve klasik, her defasında dönen o konuşmayı başlatması için birimizin acımasız davranması gerek.
"Büyüyünce ne olacağız biz ya?"
Erikson amcamız yaşasaydı bu günlerii.. Kimlik kazanmaya karşı rol karmaşasını 11-17 yaş değil 17-30 yaş arası yapardı. Güzel günlerde tespitini yapmış, göçmüş gitmiş. 

    Biriyle konuşurken en sevdiğim konudur bu. Sessizliği bölen en sert soru. Saatlercee "Şu anki yaşamından mutlu musun?" sorusunun cevabını dinleyebilirim. O da evet mutluyum tabii falan bir şeyler geveler de anlarım bir şeyleri değiştirmek istediğini. Ardından ikinci soru; Bir şeyleri değiştirmek isteseydin neyi değiştirirdin? 
    İşte sana milyon tane kesik ucu olan bir ip yumağı. Ne tarafa çekersen o tarafa büyüyecek yumağın.
    Küçükken - 5 sene önce adsfbf- her zaman gecenin gündüze karışacağı kadar ışıklı, büyük şehirleri severdim. Işıklardan gece olduğunu anlamayacağım şehirlerde yaşamak isterdim. Hep hareketli, hiçbir zaman durağan bir hayatın olmadığı bir şehirde. Akşamları işten sonra çıkıp kursa gitmek, kursum bittikten sonra eve gelip üzerimi değiştirmek ve arkadaşlarımla takılmak için dışarı çıkmak isterdim. Hatta bunları yaparken de ayrıca her hafta bir kitap okuyup bitirip uykum da düzenli olacaktı. Kendi kurmaca dünyamda o kadar mutluyken tüm bunların üzerine birisi çıkıp bana; New York'ta yaşayalım mı? dedi. "Kardeşim ne New York'u benim ingilizcem oraya yetmeezzz" demedim tabii ki. Tüm soğukkanlılığımla "Bakarız" dedim. Tamam ben de hayal kurarken biraz sallıyorum da hayalim birazcık gerçekleşmeye yön tutsun İMDAAT PANİİKK
    Şu an kendisi öldü müü kaldı mıı gitti mii yerleşti mi bilmiyorum. Gördüğünüz gibi "bakamamışım." ndsknsdk O sıralarda benim sarı yağmurluklu, yalnızlıktan ermiş, bilge bir Karadeniz balıkçısı olasım ile çakıştığı döneme denk gelmişti. Öğüdüm bile hazırdı;
    "Evlat, fırtına koparken kayığa güven, ama aklını da cebinde taşımayı unutma. Rüzgarın sesini iyi dinle, dalgaların dansını anla; ne zaman açılacağını, ne zaman limanda kalacağını deniz sana söyler"
 Kabul edinn elimde devamlı örüyormuş gibi oyaladığım aslında birbirine kördüğüm yaptığım balık ağı ile fena etkileyici olurdum. Tabii ki durduk yere dur bir saniyeee ben neden balıkçı olmuyorum ki ? dedim. Bir sürü balıkçı arkadaşım oldu. Sağ olsunlar biraz da kaçakçılık işlerini öğrettiler ldsdsjldas  Harika 5 sene sonra işim hazırdı; Sarı yağmurluklu bilge bir balıkçı. 
    Ama sonra neler oldu neler... Zaten şu 6 sene öncesine dönebilseydik şu an olmak istediğim yerde  olur muydum bilmiyorum. Belki de New York kıyılarında sarı yağmurluklu bilge bir balıkçı olurdum. Ama bu orada işlemez. Orada hep görgü tanıkları olurlar. 
   "Evet adamım evett. Cesedi bu kanalizasyona attı. Yüce Tanrım katiller her yerde adamımm" 

    Şu an düşünüyorum da o eski halimden eser yok şimdi. Tanışmak istediğim çoğu insanla tanıştım. Tanışamadıklarım da öldükleri için. Kabul etmek gerekirse o kadar büyük insanlar değildi ama benim gözümdeki değerleri oldukça büyüktü. Onlar benim hayatta eksik olduğum parçaları bulunduran kişilerdi. Önceden "büyüyünce ben bundan olayım" dediğim insanlardı. Çoğu benim aslında "o parçaya gerek duymadığımı" öğretti. Bana diyorlar ki; neden bu kadar mutlusun ? Üzüldüğüm bir şey yok ki diyorum. Elimde olmayan şeyleri değiştiremediğim için üzülemem. Karşımdakini değiştiremediğim için üzülemem ve New York balıkçısı olamadığım için de üzülemem çünkü bunun olmayacağını zaten başından beri biliyorum. Başından beri bildiğim şeyler için de üzülemem. 
    Birkaç gün önce yine üçümüz oturuyoruz. Arkadaşım birden bire TEDx konuşması yapmaya başladı. "Hayatta hiçbir şeyi takmayacaksın. Anı yaşayacaksın. Olmak isteyen bir yolunu bulur zaten seninle aynı yolu yürür. Gitmek isteyenlere yol ver. Zorla kimseye bir şey yaptıramayız. Biz hayatta hep anda kalırsak öyle kazanırız. Ben artık elimde olmayan şeyler için üzülmüyorum..." tarzında uzunn bir konuşma. Gururlu bakışlarla alkışlarken ardından " ve bana bunu kim öğretti biliyor musun? Bu." dedi beni gösterdi. nE asnkdsndks evet ben New York'ta bilge bir balıkçı olamadım ama galiba birilerinin zihninde bilge bir balıkçıyım. Hayatımda en çok şaşırdığımı anlardan birisiydi. ee hani hocanın söylediğini yap, gittiği yoldan gitme' idi. Bu olay sayesinde 3 kere düşündüğüm lafları 30 kere düşünür oldum.
    
    Eyy bu yazıları okuyan kutsal Overthinkistan topraklarına girmek isteyen yolcu..
       Sen neleri değiştirmek isterdin ? Olduğun yerde mutlu musun yoksa olmak istediğin yerdeki insanları gördükçe gözünde, dilinde, yüzünde bir hırçınlık oluyor mu ? Olmak istediğim konumdaki bir şahıs, olmak istediği yerde olamadığı için o kişilerden nefret ederdi. "Siz beyaz yakalı köleler" diye bahsederdi ama içten içe o kölelerden biri olmak istediğini de biliyordum. Al işte ! Üzüldüğüm bir durum. Sevdiğim insanların yalanlarını yüzünden okumak beni üzüyor. Ama bunu değiştiremem ki. Ona diyemem; "Üzülme ben de AnkaraDAYIM. Sen de gelirsin" diye çünkü Ankara'da değilim. 
     Sana elindekilerle mutlu ol diyemem ama daha fazlası için elindekilerden de olma diyebilirim. Ya "daha fazlası" dediğin şey hiçbir zaman senin olmayacaksa ? İşte o zaman bütün yaşamın boyunca başını yastığa her koyduğunda kaybettiğin şeylerin arasında kaybolup gideceksin. Uzayda başıboş dolaşan bir meteor gibi.

    O yüzden kendinize ve elinizdekilere iyi bakın. Bir sabah uyandığınızda kendinizi de elinizdekileri de bulamayabilirsiniz ✨

MORİ


  








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne Gördüğün Ne Aradığına Bağlıdır

Baştan Beri Hiç Yazılmamış Bir Hikaye: Yarı Yol Yolculuğu

Heyoyoo 2024 Analizi Yapıyoruzz