Masaları terk etmiş olabiliriz ama anılar hala orada oturuyor

 "Bütün insanlar ölecek... Yeter ki geride kötü şeyler bırakmasın."

-Mustafa Suphi

    Dünyada kalıcı olmak, yaptığımız işlerle değil, insanların kalplerinde bıraktığımız izlerle ölçülür. Bu dünyaya rağmen, evet hala bu görüşü savunmaktayım. Karşımıza bu zamana kadar kaç tane kalpsiz çıktı? Çetelesini tutmadık ama nahif insanlar için buradayız. Hayatta.  

    Hayatımıza fark etsek de etmesek de, isteyerek veya tesadüfen bir sürü insan giriyor ve çıkıyor. Eski bir tanıdığım bana,  bu dünyada kalıcı olmak için eser yazıp yayımlama gayesinde olduğunu söyledi. Öldükten sonra bile olabildiğince kalıcı. 

    Peki sevgili okurum... Bu dünyada kalıcı olmak için sadece yazılı bir eserinin olması ya da adının bir yerlerde yazması mı gerekiyor? Zihinlerde güzel bir anı olarak kalsan ve insanlar seni sonsuza dek gülümseyerek hatırlasa, kulaktan kulağa senin nasıl mükemmel bir insan olduğunu anlatsa kalıcı olmaz mısın ? Ya da tam tersi. Kötülüğün dokunduğu her insan seni 21. Yüzyılın Ebu Cehil'i olarak tanımlasa, sokak köpeklerine senin adını verse akılda kalıcı olmaz mısın? 

    Evet kabul ediyorum. Geride yazılı bir eser bırakmak çoğu zaman kalıcılık oranını arttırıyor. Ama dürüst olalım, aramızda hangimiz Mary Coleridge, Marceline Desbordes-Valmore ya da Alfred Jarry'nin kitaplarını okudu? Türk edebiyatından örnek verecek olursam Simkeşzade Feyzi'yi, Ganizade Nadiri'nin eserlerinin isimlerini kim hatırlıyor? Şimdi bir daha düşünelim, kalıcılık sadece isimsel olarak "kalmak" için yazılan sayfalardan mı ibaret? 

    Hepimiz bir dönem, çağımızın '"Uruk Kralı Gılgamış'ı" olduk. 

     Çoğu düşünürün, sanatçının en büyük hedeflerinden birisi tabii ki kalıcı, hatta olabiliyorsa "ölümsüz" olmaktır. Her ne kadar sanatımı kendim için icra ediyorum deseler de istisnasız her yazar birine dokunmak, onda kalıcı izler bırakmak ister. Bu ölümsüzlük -kalıcılık- sevdamız 21. yy. 'da meydana gelen bir tutku değildir elbette. En eski yazılı destanlara baktığımızda Kral Gılgamış da aynı tutku içinde. Tabi onun ölümsüzlük anlayışı, kalıcılıktan ziyade en yakın dostu Enkidu'nun ölümünden dolayı kendisini de ölüm korkusu sarmasından kaynaklıdır. Ne yaparsa yapsın bu uğraşları çabasız kalır. Fakat Tanrı Enlil'in: 

"İnsan ancak büyük bir ad bırakmakla ölümsüzlüğe erişebilir." sözüyle Gılgamış'a aslında ölümsüzlüğün bedenen bu dünyada yaşamak olmadığının öğüdünü verir. Kral Gılgamış bunu anladı. Arkasında büyük bir ad, büyük bir yaşanmışlık bıraktı. Gılgamış bir Sümer Kralıydı ve destanı ise ölümünden yaklaşık 200 yıl sonra kaydedildi.

    Demek ki ölümsüzlük kaygısıyla hayatındaki birtakım yaşanmışlıklarla gerçekleşen insanlardaki kalıcı izleri yok saymak ve sürekli bir şeyler 'karalamak' bazen insanı sanıldığı kadar kalıcı yapmıyor. Bana göre yazılardan ziyade en büyük kalıcılık sevgi veya nefret yoluyla kazanılır. Karşınızdaki insanın hislerinde bıraktığınız o yaralayıcı veya yapıcı izler sizi sonsuza dek kalıcı olmanızı sağlar. 

Bir insanda süper kahraman gibi hatırlanmak varken neden koca bir hayal kırıklığı olarak hatırlanasınız ki? 

    Hayatın sizi en acımasız yaptığı andır birinde hayal kırıklığı olarak kalmak. Gözlerinizi kapattığınız her an, onu bırakıp gittiğiniz köşe başında tekrar tekrar kalbinizi elleriyle söker. Büyük bir acıyla bağırırsınız da sesiniz çıkmaz. Ardından simsiyaha dönen o kalbinizi oradan geçen bir sokak köpeğine atar da o bile beğenmez ekşimiş ruhunuzu. İşte bakın! hatırlanmak için illaki sayfalar boyunca yazılara ihtiyaç yoktur. Bir hayal kırıklığı olarak kalmak bile sizi dillere pelesenk yapabilir.

Ama durun durunn... Neden hep hayal kırıklıklarından bahsedelim ki ? Onlar kendilerini ve kalpsizliklerini gayet iyi biliyorlar. Ve bu hayat onları anlatmaya değmeyecek kadar kısa o yüzden biraz da muhteşemmmm ötesi muhteşem insanlardan bahsedelim. 

    Muhteşem insanlardan nasıl bahsedilir tam olarak bilmiyorum. Onlar tam anlamıyla "muhteşem" oldukları için kıyaslanacak bir durumları yoktur. Kilometrelerce ötede olsalar bile size ilaç gibi gelirler. Varlığı her zaman kalbinizi ısıtır ve eğer bir sanatçıysanız ondan büyük bir aşkla bahsedersiniz. Ta daa işte sonsuza dek kalıcılık. ( Yakın veya uzak, hayatımdaki iyikiler, iyi ki varsınız.💗)

  Sonuç olarak sevgili okurum... 

    Ne derler bilirsiniz; Nasıl bir insan olursanız olun insanların hafızasında son haliniz kalır. (Test edildi, onaylandı) Eğer gerçekten unutulmak istemiyorsanız hatırlanmaya değer anılar yaratmaktan başka seçeneğiniz yok. İster iyi ister kötü anılar olsun. Kütüphaneye gidin ve kapının girişinden şöyle bir raflara bakın. İnanılmaz bir şekilde üretiyoruz. Peki raflardaki bütün isimleri biliyor muyuz? Hepsi kalıcı doğru. Tozlu raflarda. Karışık alfabeler içerisinde. 

Gönüldeki izler, kalem tutanların bile yazamayacağı melodilerdir. İster hayal kırıklıklarıyla ilgili bir beste olun, isterseniz insanların ruhunda çiçekler açtıran sıcak bir yaz şarkısı. İşte asıl ölümsüzlük bundan ibarettir. Dokunduğunuz insanda sonsuza dek çalıp duran bir şarkı olmak ya da kötü bir rüya olarak kalmak.

Kendinize iyi bakın.

Ve unutmayın: Sizi seven birileri olduğu sürece varlığınız sonsuza dek sürecektir 💕

MORİ


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Düğünde Beyaz Giyen Bir Görümce Kadar Manipülatif !

Ağlak Kedi Yavrusu Sendromu ( Part Part Anlatım)

Fotoğraf Öykücülüğü... İlham: Tom Hanks