Bu gece küçük Mori ile karşılaştım..
Son birkaç gündür Teoman gibi hissediyorum kendimi;
“Aklım aslında bir karış havadadır benim. Yani yaptığım şeyler birbirinin tersidir, güzel giden şeyleri berbat ederim, kimseye güvenmem... Kendime de güvenmem zaten. Hem birisini severim hem onu üzerim hem kendim üzülürüm...”
Sanki bir şeyler eksikmiş gibi ya da bir şeyler fazlasıyla varmış gibi. Gözümün perdesi, hayatımı görmemek için indirilmiş gibi. 480 sayfalık kitabımın son 50 sayfasını 2 haftadır okuyamıyorum. Hava kapalı, hayat... Hangi hayat?
Bir hayatım olduğunu bile düşünmüyorum. Bir yerlerde "hayat" filmi oynuyor ama ben uzakta oturuyorum ve sesi sadece uğultu olarak geliyor. Büyük bir mırıltı ama hiçbir şey net değil.
Son birkaç haftadır kalbim dört defa kırıldı sanırım... ya da beş. Bilmiyorum, kalbimi hissedemiyorum. 25 Şubat'tan beri. Karşımdaki kişi kalbimi kırdığında kalkıp gidiyorum ve sadece dümdüz yürüyorum.
"Hey, hoşça kal! Artık seninle muhatap olmak istemiyorum.
Helalleşmek mi? Belki öbrü tarafta."
Sabahtan beri düşünüyorum. Nasıl böyle oldu? Yoksa bu yirmi üç yaş sendromu mu?
Her neysee... böyle karalar bağlamayacağım çünkü hala bir umudum var. Gelecekle ilgili bir plan. Buna "İmkansızlık Planı" diyorum. O kadar özel ki bazen ben bile unutuyorum ahahaha
İmkansız bir hayalin peşinden koşuyorum. Aslında koştuğumdan bile haberim yok. Bazen dur durak bilmeden, evet diyorum, 'evet bu sefer karar verdim. Ben bunun için doğdum ve ona doğru koşmalıyım' ama bazen ' dur, ne yapıyorum. hayatımda o kadar sevdiğim insanlar varken mi?'
Sevdiğim insan... Hayranı olduğum insanlar, asla bırakmak istemeyeceğim dostluklarım ne olacak? Sanki yapmak zorunda değilmişim gibi hissediyorum ama ya küçük 'ben'e ne olacak?
Ne zaman bu plandan vazgeçsem gözlerimin önünde beliriveriyor sekiz-dokuz yaşımdaki halim:
"Hey Mori, artık büyüdük (burada gözleri parlıyor bilirsiniz küçük çocuklara bir güzellik yapınca hemen gözleri parlar.) Hadi söyle hedefimize ulaştık mı? Duymak istediğimiz sesleri duyduk mu ? Yeni keşifler yaptık mı? Şu an neredeyiz? Hayat çok güzel değil mi? Bir sürü yeni arkadaşımız var ve telefonumuzda bir sürü yeni fotoğraf... "
Buruk bir gülümsemeyle başımı iki yana sallıyorum...
" Üzgünüm küçük Mori, henüz başaramadık. Başarabileceğimden de emin değilim. Hedefimiz çok uzakta ve onu görmüyoruz bile. Her gece gördüğümüz ışık yok, duyduğumuz ses yok. 2019'da çok yaklaşmıştık ama olmadı. Yeniden başladığım yere döndüm. Üzgünüm hayat çok güzel değil, bir sürü arkadaşımız yok ve telefonumda sadece ss'ler var."
Küçük Mori'nin hayal kırıklığını umarım tahmin edebiliyorsunuzdur ama hala umutlu;
" Belki vakti gelmemiştir. Belki biraz daha çabalaman gerekiyordur. Sana inanıyorum. 40 yaşına da gelsen bunu başaracaksın."
Evet küçük Mori, bunu başaracağız. Her gün bunun hayaliyle uyuyup uyanıyoruz. Sadece sabrediyoruz, belki biraz da çabalıyoruz. Bazen vazgeçiyoruz ama ikimizde iyi biliyoruz ki içimizdekini söküp atamayız. Bu büyü sadece gerçekleşince bozulacak ya da tamamıyla etkisi altında kalacağız.
Her şeye rağmen,
Her şeye rağmen,
İmkansız olduğunu bile bile...
İmkansız olduğunu bile bile...
Şuraya bir umut şarkısı bırakıyorum sevgili okurum, iyi dinlemeler...
https://www.youtube.com/watch?v=zYNWGbeqYP0
MORİ
(ve misafirim Küçük Mori)
Yorumlar
Yorum Gönder